nazaninan
  • ANA SAYFA
  • PROFİLİM
  • SİTE HARİTASI
  • ZİYARETÇİ DEFTERİ
  • İLETİŞİM

SİDDHARTHA

11/19/2010

0 Comments

 

SİDDHARTHA

Picture
    Kral baba, ileride kendi yerine geçecek prens oğlunu hayatın zorluklarından, yokluk ve yoksunluğun çilelerinden, acılardan, hastalıklardan habersiz yetişmesini sağlar. Bunu bilinçli mi yapar bilemiyoruz. Ama, efsaneye göre; oğlunun bir gün ya büyük bir kral ya da büyük bir bilgin olacağı söylenir babaya. Dünyadaki tüm sorunlardan uzak, her şeye sahip bir şekilde saraydan fazla uzaklaşmadan büyüyüp, yetişen Siddharta Gautama’ya gün gelir, zenginliğin, lüks hayatın, sevdiği yakınlarının verdiği mutluluk yetmez olur…


   Prens oğul, Budizm’in kurucusu Siddhartha Gautama, yani Buddha. Hermann Hesse, Siddhartha romanında Buddha’nın hayatını, aydınlanışının öyküsünü anlatır. Nobel Edebiyat Ödüllü bu roman dünya klasikleri arasına girmiş, güncelliğini hiç yitirmeyen ender kitaplardan birisi.        

   Bir prens olan Siddhartha, iyi bir eğitim almış, ailesi tarafından çok sevilen ve dostu Govinda’dan hiç ayrılmamış mutlu, huzurlu ve bulunduğu ortamda yaşamını devam ettirmesi beklenen bir kişiyken, hayatın anlamı ve gerçeği arayış yolculuğu genç yaşında Siddhartha’nın ailesini, sevdiklerini, sarayını geride bırakarak onu yola çıkmaya zorlar.

    Bu kararına karşı çıkan babası, Siddhartha’nın kararlılığı karşısında kabullenmek zorunda kalır ve dostu Govinda’yla birlikte bilinmeze doğru yola çıkarlar…      

    Yakınlarda konaklamış gezgin çilecilere katılır iki arkadaş. Günlerce aç kalarak, yırtık giysiler içinde, susamalardan, istemelerden, düşlerden, sevinçlerden, acılardan arınmayı hedefler; kendinden kurtulup, ben olmaktan çıkarak varlığının derinlerindeki “Ben” olmayan öze, o büyük gize ulaşmak için.      

    Çok şeyler öğrenirler çilecilerin arasında geçirdikleri yıllar boyunca. Nefsini öldürme egzersizleri, meditasyon egzersizleri, ruhunu bir başka varlığa aktararak çevrim içinde kuş olma, taş olma, bitki olma deneyimleriyle uzun süre “Ben” sizlikte kalmayı başarıyordur artık. Ama, her seferinde “Ben”e dönüşten kurtulamayıp, tekrar Siddhartha olması rahatsız eder onu. Hedefine ulaşamamıştır. “Ben” ölmemiştir.

    Çilecilerin arasında daha fazla kalarak yollar yolunu bulamayacağını fark eden Siddhartha, o güne kadar öğrendiği tek şeyin, hiçbir şey öğrenilemeyecek olduğunu anlar. Dostu Govinda’ya bu konuda söyledikleri gerçek yolunu arayanlar için önemli gördüğüm ifadeler:       

    “İnanıyorum ki, bizim öğrenme dediğimiz şey gerçekte yok. Tek bir bilgi var, dostum, bu da dört bir yandadır, bu da Atman’dır (Hindu dininde can, ruh, nefes), benim içimde, senin içindedir bu da, her varlığın içindedir. Ve artık şuna inanıyorum ki, bu bilginin bilme isteğinden, öğrenme isteğinden daha azılı bir düşmanı olamaz.”      

    Ülkede kulaktan kulağa dolaşan aydınlanmış, bilge kişinin rivayeti onlara da ulaşınca, iki arkadaş çilecilerden ayrılıp, gene yollara düşerler. Aydınlanmış, bilge kişinin öğretisini dinlemek, anlamaktır amaçları. Akın akın dinlemeye gelen hacıların arasına karışıp, dört temel kuralı, izlenecek sekiz yolu dinlerler aydınlanmış bilgeden. Bu kişinin gerçekten aydınlanmış kişi olduğuna inansa da Siddhartha, öğretisine girerek aydınlanmaya ulaşamayacağını, hiçbir öğretinin veremeyeceği gizin her insanın kendi hayatında bulunduğunu ve yaşayarak öğrenebileceğini anladığından dostu Govinda’yla yolları burada ayrılır. 

    Herman Hess’in, aydınlanmaya, gerçeğin bilgisine ulaşmaya dair Buddha’nın hayatından aktararak vermeye çalıştığı bu önemli açıklaması bence kitabın özünü oluşturmakta. Arayan bulur, ama bulduğu kendinden başka bir yerde değildir!      

    Peygamber efendimiz’den nakledilen bir hadisde efendimiz; “Rabbim beni terbiye etti ve güzel terbiye etti.” diyerek kendisini Allah’ın terbiye ettiğini söylemekte. Hadisde bir açıklama olmasa da Allah’ın her birimizi terbiye etmekte olduğuna inanıyorum. Kimin neye ihtiyacı varsa, bu ihtiyaç doğrultusunda olaylar yaşanmakta. Törpülenmesi, düzeltilmesi gereken hangi özelliklere sahipse kişi, yaşadığı deneyimler tam olarak bu özelliklerin düzeltilmesine denk düşmekte. Ya da terk etmesi, tamamen değiştirmesi gereken özelliklerse bunlar, kopmamak için sımsıkı sarılınan bu özelliklerden arınmak için gerekli olan olay ve kişiler karşısına çıkarak değişim için fırsat sunmakta.       

    Sanki İlahi bir senaryoda, yanılsamalardan sıyrılıp, kendimizi, aslımızı, özümüzü bulmamız için ard arda oynanan oyunların merkezindekindeyiz her birimiz kendi yaşamında. Hayatımızda olan her olay iyi değerlendirilip, incelendiğinde içimizdeki bir durumla bağlantısının yakalanmaması mümkün değil.

    Konuyla bağlantısız gelecek belki ama, konuyla çok yakın bir bağ olduğuna inandığım için örnek vermek istedim. National Geographic kanalında yayınlanan “Köpeklere Fısıldayan Adam” Cesar Millan’ı kaçırmadan izlemeye çalışıyorum. Cesar, en saldırgan, en baş edilmez köpeklerin bile sahibinin duygusal durumunun yaydığı enerjiden etkilenerek bu davranışları gösterdiklerini gözler önüne seriyor her programında. Köpek sahiplerini, hissedişlerini değiştirecek terapiyle rehabilite ettikten sonra köpekleriyle tekrar bir araya getirdiğinde şaşkınlık içinde izliyorsunuz, “Önceki azgın, saldırgan hayvan gerçekten şimdi gördüğümüz bu uysal hayvan mı acaba?” diye. Cesar’ın yaptığına benzer bir uygulamayı Lobsang Rampa’nın İkinci Beden kitabında da okumuştum. Çin’den Rusya’ya kaçak girmeye çalışırken, sınır korumada kullanılan insan yiyen, kana alışmış köpekleri de aynı yöntemle uysallaştırdığını anlatıyordu Rampa kitabında.       

    İç dünyamızın yansımasından etkilenen sadece köpekler değil elbette. Bitkilerle konuşulup, güzel sözler söylendiğinde çiçek açıp, coştukları, ilgilenilmediği, hoyrat davranıldığında sararıp soldukları, su kristallerinin aynı şekilde etkilenip olumlu ve olumsuz etkilenimlerdeki dizilişlerinin değiştiği gibi örnekler çoğaltılabilir. Çevremizdeki herkesin ve her şeyin köpek örneğinde olduğu gibi etkilendiğini ve durumlarının belirlenmesine neden olduğumuzu düşünecek olursak, etrafımızdaki tüm oluşun nedenini kendimizde arama bilincine de yaklaşmış oluyoruz.

    Bu örnek sadece içimizin dış dünyaya yansıması, etkisi anlamında bir örmek olduğu için konuyla bağlantısız gözükebileceğini söylemiştim. Oysa, karşılıklı bir etkileşim söz konusu. İç dünyamızın yansımasından etkilenen ve şekillenmesine neden olduğumuz dış dünyadaki oluşların, bizi içinde yaşamak durumunda bıraktıkları bir olaylar dünyasında yaşamak durumunda kalmak!…       

   Bize şah damarımızdan bile yakın olan, her an, her yerde, yarattığı her şeyde varolan Rabbimizin, Peygamber efendimizin bahsettiği terbiyeyi de bize, gene kendimiz vasıtasıyla verdiği sonucuna ulaştığımı söylemek istiyorum. !… İşte terbiyenin özü bu.       

    Hess’in bu önemli eserinin özündeki mesajı da aynı doğrultuda.

  Siddhartha’da bu gerçeği anladığında, bir ömür de sürse kendisini hayatın bu terbiyesine bırakmayı seçiyor. Kitabın devamında Siddhartha’nın hayatındaki, ona gereken terbiyelerin içinde, aradığı gerçeğe ulaşmasının hikayesi anlatılmakta. Bir gün, bir incir ağacının dibinde aydınlanmaya ulaşmasının öyküsü…      
      
     Masallar, “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.” diye biter. Ben de bu yazıyı; Siddhartha, sonunda ermiş muradına ve bugün Budizm’in kurucusu Buddha olarak anılıyor, her insanın da  kendi hayatındaki olaylarda, kendisine ait terbiyeleri görmesi, bu terbiyeler içinde kendi gerçeğini bulabilmesi anlamında örnek olmalı Siddhartha’nın hayatı diyerek bitirmek istiyorum.

    Güzel türkçesiyle zevkle okunacak bir eser Siddhartha. Herman Hess'in bu temel eserini okunmaya değer  bir eser olarak öneriyorum herkese. 



Picture
 SİDDHARTHA

 Yazarı:Hermann Hess
 Türkçesi:Kamuran Şipal
 Yayınevi:Can Yayınevi
 Yayın Tarihi:2006
 Yayın.Yer:İstanbul
 Fiyatı: 12.00 TL.




Müzik: Gurdjieff-Buddha Bar


0 Comments

Your comment will be posted after it is approved.


Leave a Reply.

    Yazar

    Nazan İnan

    Picture
    ►KİTAP TANITIM
    ►Karma Felsefesi
    ►Reenkarnasyon
    ►Şimdi'nin Gücü
    ►Meher Baba
    ►Tanrılar Okulu
    ►Hayy İbn Yakzan
    ►A'mâk-ı Hayal
    ►Tuesday Lobsang Rampa
    ►Tibet'in Gençlik Pınarı
    ►Meryem Suresi ve Erk.siz Çocuk Sahibi Olabilmek
    ►Kybalion ve İdris Peygamber
    ►Mantıku't Tayr (Kuşların Diliyle)
    ►Simyacı ve Dairesel Yolculuk
    ►Siddhartha
    ►Fiziğin Taosu
    ►Hakikâtin Özü (Zübdet'ül Hakâik)
    ►Algı Kapıları

    ►KİTAPLARDAN ALINTILAR
    ►Hayata Bakış
    ►İyiye Ve Kötüye Dair
    ►Dhammapada
    ►Bir Irmak
    ►Allahım Konuş Benimle
    ►İlahi Marifete Ulaşmak
    ►Şimdi'de Varolmak
    ►İbn Arabi'nin İbn Rüşd'le Karşılaşması
    ►Asuri Hükümdarı Asarhadon
    ►Nuh Peygamberin Yakarışı
    ►Sevmek

    ►KİŞİSEL GELİŞİM
    ►7.Gün
    ►Her İnsan Oyunun İçine Doğar
    ►Cennetin Müziği
    ►Enneagram
    ►Tavuk-Yumurta Sorusundan Varoluşa Bakış
    ►Evrenin Kesintililiği Ve Yeniden Yaratılış
    ►Kader, Kaza Ve İnsan
    ►Nefes Ve Bilinç Değişimi
    ►Gidenler, Gelenler, Kalanlar

    ►TASAVVUF HİKAYELERİ
    ►Ab-ı Hayat  Ağacını Arayış
    ►Aşık İle Sevgilisi
    ►Derviş Hasan'ın Hikayesi
    ►Bir Lao Tzu Hikayesi
    ►Yoksul Balıkçı İle Şeyhi
    ►Dünyanın En Büyük Nimeti Nedir?
    ►Çatlak Testinin Hikayesi
    ►Sokrates'in Son Sözleri

    ►VİDEOLAR
    ►Yunus Emre
    ►Mevlana Ve Sema
    ►Bab Aziz
    ►Avustralya'lı Gencin Müslüman Oluşu
    ►Ne Biliyoruz ki?
    ►Holografik Evren
    ►Dördüncü Boyut
    ►Güvercinin Kaybolan Gerdanlığı
    ►Evreni Algılayış

    ►BİLGİ PAYLAŞIM
    ►Pierre Poix'in Gönderisi
    ►Zafer Karlı'nın Gönderisi
    ►Fulya Simavi'den
    ►Bedi Ahsen'in Gönderisi
    ►ÖZLÜ SÖZLER

    RSS Feed

    Click to set custom HTML



    E-MAİL ADRESİNİZİ YAZIN:

    Yazılar Adresinize Gelsin

    Delivered by FeedBurner


Powered by Create your own unique website with customizable templates.