SOKRATES'İN SON SÖZLERİ

En yakın öğrencileri yanı başında beklerken, Sokrates baldıran zehirini yuttu ve zehrin felç edici etkisi ayaklarından başlayıp yüreğine doğru hızla yayıldı. Artık sonu gelmişti. Bu son anda ağzından şu sözler döküldü: “Askleipos’a bir horoz adadık; onu yerine getir, unutma!”
Sokrates, ölümünün kaçınılmaz olduğu, yaşamının parmaklarının arasından kayarak gittiği o anda neden arkadaşı Kriton’dan iyileştirme tanrısına sunulmak üzere bir adak horoz kesmesini istemiştir?
İşte bu sözler tam iki bin beş yüz yıldır, nesiller boyu akıllı insanlar, akademisyenler ve tefsir uzmanları için bir bilmece olagelmiştir.
Sokrates, korumak ve ulaştırmak üzere mesajını bir şişeye koyan kazazedenin yaptığına benzer şekilde, bize ulaştırmak üzere anlayışını zaman okyanusuna bırakmıştı. Sözlerinin derinliklerinde mühürlenip gizlenen, aralıksız sürdürdüğü araştırmasının semeresi durmaktaydı: ölüm bile bir iyileştirme, ancak başka bir çıkar yol kalmayınca gelen son çareydi!
Sokrates kendi ölüm sürecinin sıra dışı koşulları sonucunda, öncesinde asla çıkamadığı bir iç birlik derecesine, tüm sırların sırrına erebileceği bir bütünlük yüksekliğine ulaşmıştı: insanoğlunun neden ölmesi gerektiği ve neden bir gün artık buna gerek kalmayacağı. Sokrates’in son sözlerinin ardında, bir daha asla böylesine aşırı saflaştırma gösterisinden geçmeye gereksinimi kalmamış, iyileşmiş ve bütünleşmiş bir insanlık geleceğinin düşü yükselmekteydi.
Sokrates anlamak için ölümü kullanmaktadır.
O fevkalade anda Sokrates, ölümün iyileştirme yolunda yanızca bir başka adım, bütünlük merdiveninde diğer büyük bir basamak olduğunun ayırdına varmıştı.
Bu onun en son ve en büyük öğretisidir.
Sokrates, iki farklı görüşün arasında kısılmış insanlığın örneğidir. O bir araştırmacı, bir kaşifti. Ölümün üstesinden gelemeişti, ama en azından bilmek için onu kullanmıştı.
Sokrates bize yolu göstermişti.
Stefano Elio D’Anna
Tanrılar Okulu’ndan alıntı.
Sokrates, ölümünün kaçınılmaz olduğu, yaşamının parmaklarının arasından kayarak gittiği o anda neden arkadaşı Kriton’dan iyileştirme tanrısına sunulmak üzere bir adak horoz kesmesini istemiştir?
İşte bu sözler tam iki bin beş yüz yıldır, nesiller boyu akıllı insanlar, akademisyenler ve tefsir uzmanları için bir bilmece olagelmiştir.
Sokrates, korumak ve ulaştırmak üzere mesajını bir şişeye koyan kazazedenin yaptığına benzer şekilde, bize ulaştırmak üzere anlayışını zaman okyanusuna bırakmıştı. Sözlerinin derinliklerinde mühürlenip gizlenen, aralıksız sürdürdüğü araştırmasının semeresi durmaktaydı: ölüm bile bir iyileştirme, ancak başka bir çıkar yol kalmayınca gelen son çareydi!
Sokrates kendi ölüm sürecinin sıra dışı koşulları sonucunda, öncesinde asla çıkamadığı bir iç birlik derecesine, tüm sırların sırrına erebileceği bir bütünlük yüksekliğine ulaşmıştı: insanoğlunun neden ölmesi gerektiği ve neden bir gün artık buna gerek kalmayacağı. Sokrates’in son sözlerinin ardında, bir daha asla böylesine aşırı saflaştırma gösterisinden geçmeye gereksinimi kalmamış, iyileşmiş ve bütünleşmiş bir insanlık geleceğinin düşü yükselmekteydi.
Sokrates anlamak için ölümü kullanmaktadır.
O fevkalade anda Sokrates, ölümün iyileştirme yolunda yanızca bir başka adım, bütünlük merdiveninde diğer büyük bir basamak olduğunun ayırdına varmıştı.
Bu onun en son ve en büyük öğretisidir.
Sokrates, iki farklı görüşün arasında kısılmış insanlığın örneğidir. O bir araştırmacı, bir kaşifti. Ölümün üstesinden gelemeişti, ama en azından bilmek için onu kullanmıştı.
Sokrates bize yolu göstermişti.
Stefano Elio D’Anna
Tanrılar Okulu’ndan alıntı.