ENNEAGRAM
Kişisel varlıklarının gelişimiyle ilgilenenler, hemen hemen bütün disiplinlerde “kendini bilme”nin öneminin ilk sıralarda olduğunu görürler. Nedir kendini bilmek? Nasıl bileceğiz kendimizi? Bu sorulara doğru cevaplar verebilmek için öncelikle “Kendim” dediğimiz varlığın nasıl bir varlık olduğunu anlamak gerekir. Kişilik yapısı, karakter ve mizacın ne olduğuyla ilgili bilgilere artık günümüz teknolojisi sayesinde bir tıklamayla ulaşmak çok kolay. Dileyen küçük bir araştırmayla ihtiyacı olan ayrıntılı bilgiye ulaşacaktır. |
Daha iyi bir başlangıç yapmak için kısaca ifade etmek gerekirse; mizaç, kişinin doğuştan getirdiği, kendine özgü temel özellikler bütünü. Eskilerin deyimiyle “huy”. Mizacın değiştirilmesi mümkün değil.Eskiler bunu; “Can çıkar, huy çıkmaz.”, “Huy, canın altındadır.” gibi çeşitli deyişlerle ifade etmişler. Kişilik ise; sahip olunan mizaca göre bebeklik evresinden itibaren şekillenmeye başlayan, yetiştiği aile ortamı ve kültürün etkisiyle yoğrulan, bütün bedensel özelliklerin, içgüdülerin, eğilimlerin, kazanılmış deyimlerin bütünü. Kişi, kendisini, diğer insanları, çevresini ve evreni kişilik yapısına göre algılayıp, yorumluyor.
İnsanların kendilerine ve çevresindekilere bakış açıları, onlarla kurdukları ilişki düzeyleri ve tepkileri kişiden kişiye değişen bu kişilik özellikleri dolayısıyla farklılıklar gösteriyor.
Yaşantı süresince elde edilen deneyimler nedeniyle kişiliğin birtakım özelliklerinde değişimler oluşabiliyor. Deneyimler insanın bakış açısını, davranış tarzını değiştirebiliyor. Ancak bu değişimler çok uzun zaman içinde gerçekleştiğinden, kişi tarafından sezilmesi çok zor bir oluşum.
Peki biz, “Kendim” veya “Ben” dediğimiz ve statik olmayan, uzun zaman alsa da, sezilmesi zor olsa da değişip duran bu varlığı tüm yönleriyle tanıyor muyuz?
“Ben” konusu tarih boyunca birçok bilim dalının araştırma konusu olmuş. Ben, ego, benlik, nefs adları altında yapılan incelemelerin sonuçları insanın kendini tanıyabilmesi için insanlığa sunulmuş.Psikoloji, felsefe, kuantum fiziği, ilahiyat alanlarında yapılan çok yönlü araştırmalar mevcut.
Ünlü psikolog ve bilinç araştırmacısı Charles C.Tart, kendini tanıma konusunu incelediği “Uyanış” adlı kitabında; “...yollar bazı kişileri mutluluğa, bazılarını hayal kırıklığına, bazılarını yanılgılara, bazılarını deliliğe götürmüştür. Bazı yollar güçlüdür, bazıları geçmişte etkili olmuştur ama artık işe yaramamaktadır, bazı yollarsa tehlikelidir. Bazıları sadece yollar hakkındaki fantezilerdir; bazıları yol gibi görünen tehlikeli nevrozlardır. Bütün hakiki yollar cesaret gerektirir: Sosyal gelgite karşı gelme cesareti, kendinizi gerçekte olduğunuz gibi görme cesareti, risk alma cesareti. Hakiki bir yolda ilerlemek, kendiniz için bir kazanım olduğu kadar, hepimiz için de bir armağandır.” ifadeleriyle, kendini bilmenin kişinin kendisi için gerekli olduğu kadar insanlık için de bir kazanım olduğunu anlatmaya çalışmış.
Kendisi bir bilim adamı olmasına rağmen, “Bu kitabı, öncelikle ışığı arayan bir kişi, sonra da bir psikolog olarak yazıyorum.” diyerek, arayışında bilim adamı kimliğini ikinci plana aldığını ifade etmeyi gerekli görmesinden;“Gerçek” i arayış yolculuğunun bir aşaması olan “kendini bilme” ilk adımındaki çabalarda, bilimsel araştırmaların sonuçlarını takip ederek amaca ulaşılamayacağının mesajını vermiş olduğu sonucunu çıkartmamak elde değil.
Tart, her ne kadar; “Burada size sunduğum, Yol değildir: Beni, hakikat üzerine çok özel bir ayrıcalığa sahip olduğumu söylemekten Tanrı daima esirgesin! Herkes için tek bir yol olduğundan kuşkuluyum. Nihai amaç aynı olsa bile, farklı tipte insanlar farklı tipte yollardan yarar görecektir.” dese de, incelediği birkaç yol içinde ona en yararlı olanın George Ivanovitch Gurdjieff tarafından sunulan Dördüncü Yol olduğunu açıklamaktan da geri kalmaz.
“Dördüncü Yol” un ne demek olduğu ile ilgili ayrıntılı bir inceleme yapmak ancak başka bir yazının konusu olabilir. Gurdjieff’in ve takipçilerinin kitaplarını okumadan, internetten yapılacak araştırmayla onun felsefesini anlamak zor olsa da meraklı okurlar en azından hakkında bir önbilgi edinerek bu konuda yazılmış eserleri takip etme ihtiyacı duyacaklardır. Kısacası “kendini bilme” uğraşında olanlar için, daha önce izlenmiş olan yollardaki ayak izlerinden birine bir işaret olacaktır.
Dördüncü Yol’u, meraklı okurların araştırmasına ve başka yazılarımın konusu olmaya bırakarak “kendini bilme”nin Gurdieff’le kurmaya çalıştığım bağlantısına dönmek istiyorum.
Ömrünü “gerçek”i aramak peşinde Anadolu’yu, Orta Asya’yı gezerek bilgi toplamakla geçiren Gurdjieff’in sufi bilgelerinden edinerek batıya taşıdığı ve sonrasında Bolivya’lı psikolog Oscar Ichazo veŞili’li psikiyatr Claudio Naranjo tarafından sistem haline getirilerek insan benliği haritası olarak nitelenen Enneagram kişilik testi, kendimizi tanımada şaşılacak derecede sağlıklı sonuçlar vermekte. Enneagram Teorisine göre insanın asli “Ben” i olan bir özü var. Bu öz insanın asli varlığı. Her insan doğduğunda özüyle doğrudan bağlantılıyken, mizacının eğilimiyle egosunu oluşturarak bir kişilik tarzına doğru şekillenmeye başlıyor ve gittikçe sıfır noktasından uzaklaşıyor. Dairenin merkezinden çevreye doğru ilerledikçe kişi özbenliğinden uzaklaşıp egonun denetimine giriyor. 9 farklı kişilik tipi var. Bunların birbirine üstünlüğü söz konusu değil. Bu 9 temel kişilik tipi üçlü gruplar halinde; zihin merkezli (korku baskın), duygu merkezli (sevgi baskın) ve fizik merkezli (öfke baskın) olmak üzere üç merkezaltında toplanıyor.
9 tip kısaca şunlar:
Fizik Merkezliler
1-Mükemmeliyetçi: İdeal, Kural, Prensip, İhtiyat, Detay, Düzen, Eleştiri, Gerilim, Objektiflik
8-İddialı: Adalet, Güç, Bağımsızlık, Liderlik, Mert, Koruma, Cesaret, Aksiyon, Müdahale
9-Barışçıl: Uyum, Huzur, Doğallık, Diyalog, Sabır, İnat, İkna, Ağırbaşlılık, Kararsızlık
Duygu Merkezliler
2-Yardımsever: İlgi, Sevgi, İhtiyaç, Hizmet, İlişki, Empati, Sahiplenme, Yönlendirme, Sempati
3-Başarı Odaklı: Hedef, İmaj, Motivasyon, Gelişim, Üretim, Hız, İşkolik, Rekabet, Hırs,
4-Özgün: Farklılık, Sanat, Estetik, Tasarım, Bireysellik, Sezgi, Derinlik, Duygu, Melankoli
Zihin Merkezliler
5-Araştırmacı: Uzmanlık, Bilgi, Gözlem, Kavrama, Merak, Yalnızlık, Nesnellik, Mahremiyet
6-Sadık Sorgulayıcı: Tedbir, Güven, Bağlılık, Sistemcilik, Endişe, Gizem, Sorumluluk, Savunma
7-Kaşif: İyimserlik, İlham, Vizyon, Değişim, Sıradışılık, Yenilik, Macera, Doyumsuzluk, Haz
Her üçlünün kendi içinde bir yapısı var. Üçlü içindeki bir tip o merkezin simgesi olan özelliği aşırı kullanıyor, ikincisi az kullanıyor, diğeri ise bu özellikten kopuyor. Mesela, Fizik Merkezli grupta; 8 tipi içgüdüsel enerjiyi aşırı kullanıyor, 9 tipi içgüdüsel enerjiden kopuk, 1 tipi ise içgüdüsel enerjisini kontrollü kullanıyor. Sahip olunan kişilik tipinin enneagram şemasında bulunduğu yerin sağındaki ve solundaki tiplere de kanat tipler denilmiş. Her kişilik kendi kanat tiplerinden etkileniyor. Her insanda farklı bir kanat baskın olabiliyor, ya da her iki kanat dengede oluyor. Ana tipin kanatlarla olan ilişkileri deher kişinin kendine özgü davranışlar sergilemesini sağlıyor.
Enneagrama göre hangi kişilik tipinde olduğunu merak edenler için online kişilik testi yapan birçok websitesi var. Çoğu İngilizce olduğu için testi yapmakta zorlananlar www.kisiliktesti.com adresinden testi uygulayarak temel kişilik tiplerini öğrenebilirler. Batıda enneagramla ilgili yüzlerce kitap yayınlanmışken konuyla ilgili dilimize çevrilmiş üç kitap var: Don Richard Riso-Russ Hudson’un yazdıkları; Enneagram İle Kişilik Analizi, David N.Daniels-Virginia A.Price’nin yazdıkları; Enneagram Kendini Bilme Sanatı ve Helen Parmer’ın yazdığı; Ruhun Aynası Enneagrama Yansıyan İnsan Manzaraları. Konuya ilgi duyanlar da bu kitaplardan kişilikleriyle ilgili ayrıntılı bilgilere ulaşabilirler.
Enneagram ile Kişilik Analizi kitabında Riso ve Hudson: “…Benliğimizin ( egomuzun) esiri durumundayız; korkularımız bizi zincire vurmuş; özgürlüğümüzün içinde sınırlı kalmışız; durumumuz bize acı veriyor. Anahtar aramamız için önümüzde bir engel yok.Ama onu arayacağımız yeri bilmeli ve bulduğumuzda kullanmaya hazır olmalıyız.
Enneagramı birçok kapıyı açabilen ana anahtar olarak algılayabiliriz. Enneagram aracılığı ile kendi kendimize oluşturduğumuz hapishaneden kaçabilir, yaşamı tam anlamıyla tadabileceğimiz bilgeliğe erişebiliriz. Benliğimizin kısıtlayıcı işlevlerini silkip atabilir, gerçek kimliğimizi edinebiliriz.” diyorlar.
Sadece kişilik tipini ve özelliklerini öğrenmek elbette yeterli değil. Gerçek dönüşüm ve gelişme için neler yapılabileceğinin açıklamalarını da kapsıyor kitap.
“Kendim” dediğimiz varlığın davranışlarını nesnel bir şekilde görebilmek için gözlemlemek, davranışların arkasında yatan güdüleri anlamak, dönüşüm sürecini başlatabilmek için farkındalık kazanmak kitabın amaçladığı hedef için belirlediği çalışma aşamaları. Tabii ki hedef insanı asli varlığına, özüne döndürebilmek.
Varsayalım siz 6 kişilik tipine ait olduğunuzu öğrendiniz. Yaşamış olduğunuz deneyimlerin olumsuz etkileri nedeniyle, kişilik tipinizin sağlıklı durumundaki değil de ortalama durumundaki özelliklere sahip olduğunuzu buluyorsunuz kitapta. Şimdiye kadar o kadar istismar edildiniz, aldatıldınız ki artık şüpheyle bakıyorsunuz her şeye. Endişeli ve olumsuzluklara karşı tetiktesiniz. Bir yanınız inanmak, güvenmekisterken, diğer yanınız şüphe ve kuruntularla alıkoyuyor sizi. Kendinizi baskı altında hissedip, karşıdan daha fazla beklenti içine giriyorsunuz. Bu çelişkinin yarattığı iç kargaşadan dolayı daha da gerilip, beklenmedik tepkilerde bulunuyorsunuz. Endişelerinizi açığa vurmaktan da çekinip susmayı tercih etmişsiniz. İçinizdeki bu kuşku ve gerilimden kimse görmeden bir an önce kurtulabilmek için, katı ve isyankar bir tutum takınarak, güvensizlik duygularınızı örtmeye çalışırken; alaycı, kavgacı, öfkeli ve saldırgan bir kişilik haline gelmişsiniz.
Size ait özellikleri eksiksiz tanımlayan bu özellikleri okurken birden çağrışım yapıyor; kişilik tipinizin sağlıksız durumuna düştüğünüz bir anınızda çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla yaptığınız bir tartışmayı, kavga boyutuna çıkartıp, incitici, küstah, hakaret dolu sözlerle birbirinizebağıra çağıra telefonu karşılıklı kapattığınızı.
Arkadaşınızın kişilik tipini merak edip, tanıdığınız özelliklerine göre arayıp, buluyorsunuz. O, araştırmacı-entelektüel 5. Onun keskin bir araştırmacı zekaya sahip, zihinleriyle özdeş yaşayan 5’lerin sağlıksız evresinde olduğunu görmek üzüntüyle karışık bir şaşkınlık yaratıyor sizde. Tüm sosyal bağları reddeden, sağlıksız 5 arkadaşınız gerçekten de inzivaya çekilmiş, gerçeklerden ve insanlardan kopmuş.
İlişkiniz süresince onun depresyon ve nihilizm arasında gidiş-gelişlerine ne çok tanık olmuştunuz. Kimselerle paylaşmadığı akıl almaz çarpıklıklarını, korkularını, kuruntularını paylaştığı tek insandınız siz!
O, özerk olmak için çabalarken, siz güvensizlik duygunuzun tatmini uğruna ne çok eziyet etmişsiniz ona. Anlıyorsunuz! Siz bencilce güven ararken, arkadaşınızı kişiliğinin çökme yönüne doğru sürüklemişolduğunuzu görünce pişmanlık, üzüntü, acıma, endişe ve hepsinin toplamı şefkat, çok büyük bir şefkat büyüyor içinizde…
Ne dersiniz? Bütün sevdiklerimizi, dostlarımızı, arkadaşlarımızı ve hepsinden önemlisi de “Kendimizi” bilmeye değmez mi?
İnsanların kendilerine ve çevresindekilere bakış açıları, onlarla kurdukları ilişki düzeyleri ve tepkileri kişiden kişiye değişen bu kişilik özellikleri dolayısıyla farklılıklar gösteriyor.
Yaşantı süresince elde edilen deneyimler nedeniyle kişiliğin birtakım özelliklerinde değişimler oluşabiliyor. Deneyimler insanın bakış açısını, davranış tarzını değiştirebiliyor. Ancak bu değişimler çok uzun zaman içinde gerçekleştiğinden, kişi tarafından sezilmesi çok zor bir oluşum.
Peki biz, “Kendim” veya “Ben” dediğimiz ve statik olmayan, uzun zaman alsa da, sezilmesi zor olsa da değişip duran bu varlığı tüm yönleriyle tanıyor muyuz?
“Ben” konusu tarih boyunca birçok bilim dalının araştırma konusu olmuş. Ben, ego, benlik, nefs adları altında yapılan incelemelerin sonuçları insanın kendini tanıyabilmesi için insanlığa sunulmuş.Psikoloji, felsefe, kuantum fiziği, ilahiyat alanlarında yapılan çok yönlü araştırmalar mevcut.
Ünlü psikolog ve bilinç araştırmacısı Charles C.Tart, kendini tanıma konusunu incelediği “Uyanış” adlı kitabında; “...yollar bazı kişileri mutluluğa, bazılarını hayal kırıklığına, bazılarını yanılgılara, bazılarını deliliğe götürmüştür. Bazı yollar güçlüdür, bazıları geçmişte etkili olmuştur ama artık işe yaramamaktadır, bazı yollarsa tehlikelidir. Bazıları sadece yollar hakkındaki fantezilerdir; bazıları yol gibi görünen tehlikeli nevrozlardır. Bütün hakiki yollar cesaret gerektirir: Sosyal gelgite karşı gelme cesareti, kendinizi gerçekte olduğunuz gibi görme cesareti, risk alma cesareti. Hakiki bir yolda ilerlemek, kendiniz için bir kazanım olduğu kadar, hepimiz için de bir armağandır.” ifadeleriyle, kendini bilmenin kişinin kendisi için gerekli olduğu kadar insanlık için de bir kazanım olduğunu anlatmaya çalışmış.
Kendisi bir bilim adamı olmasına rağmen, “Bu kitabı, öncelikle ışığı arayan bir kişi, sonra da bir psikolog olarak yazıyorum.” diyerek, arayışında bilim adamı kimliğini ikinci plana aldığını ifade etmeyi gerekli görmesinden;“Gerçek” i arayış yolculuğunun bir aşaması olan “kendini bilme” ilk adımındaki çabalarda, bilimsel araştırmaların sonuçlarını takip ederek amaca ulaşılamayacağının mesajını vermiş olduğu sonucunu çıkartmamak elde değil.
Tart, her ne kadar; “Burada size sunduğum, Yol değildir: Beni, hakikat üzerine çok özel bir ayrıcalığa sahip olduğumu söylemekten Tanrı daima esirgesin! Herkes için tek bir yol olduğundan kuşkuluyum. Nihai amaç aynı olsa bile, farklı tipte insanlar farklı tipte yollardan yarar görecektir.” dese de, incelediği birkaç yol içinde ona en yararlı olanın George Ivanovitch Gurdjieff tarafından sunulan Dördüncü Yol olduğunu açıklamaktan da geri kalmaz.
“Dördüncü Yol” un ne demek olduğu ile ilgili ayrıntılı bir inceleme yapmak ancak başka bir yazının konusu olabilir. Gurdjieff’in ve takipçilerinin kitaplarını okumadan, internetten yapılacak araştırmayla onun felsefesini anlamak zor olsa da meraklı okurlar en azından hakkında bir önbilgi edinerek bu konuda yazılmış eserleri takip etme ihtiyacı duyacaklardır. Kısacası “kendini bilme” uğraşında olanlar için, daha önce izlenmiş olan yollardaki ayak izlerinden birine bir işaret olacaktır.
Dördüncü Yol’u, meraklı okurların araştırmasına ve başka yazılarımın konusu olmaya bırakarak “kendini bilme”nin Gurdieff’le kurmaya çalıştığım bağlantısına dönmek istiyorum.
Ömrünü “gerçek”i aramak peşinde Anadolu’yu, Orta Asya’yı gezerek bilgi toplamakla geçiren Gurdjieff’in sufi bilgelerinden edinerek batıya taşıdığı ve sonrasında Bolivya’lı psikolog Oscar Ichazo veŞili’li psikiyatr Claudio Naranjo tarafından sistem haline getirilerek insan benliği haritası olarak nitelenen Enneagram kişilik testi, kendimizi tanımada şaşılacak derecede sağlıklı sonuçlar vermekte. Enneagram Teorisine göre insanın asli “Ben” i olan bir özü var. Bu öz insanın asli varlığı. Her insan doğduğunda özüyle doğrudan bağlantılıyken, mizacının eğilimiyle egosunu oluşturarak bir kişilik tarzına doğru şekillenmeye başlıyor ve gittikçe sıfır noktasından uzaklaşıyor. Dairenin merkezinden çevreye doğru ilerledikçe kişi özbenliğinden uzaklaşıp egonun denetimine giriyor. 9 farklı kişilik tipi var. Bunların birbirine üstünlüğü söz konusu değil. Bu 9 temel kişilik tipi üçlü gruplar halinde; zihin merkezli (korku baskın), duygu merkezli (sevgi baskın) ve fizik merkezli (öfke baskın) olmak üzere üç merkezaltında toplanıyor.
9 tip kısaca şunlar:
Fizik Merkezliler
1-Mükemmeliyetçi: İdeal, Kural, Prensip, İhtiyat, Detay, Düzen, Eleştiri, Gerilim, Objektiflik
8-İddialı: Adalet, Güç, Bağımsızlık, Liderlik, Mert, Koruma, Cesaret, Aksiyon, Müdahale
9-Barışçıl: Uyum, Huzur, Doğallık, Diyalog, Sabır, İnat, İkna, Ağırbaşlılık, Kararsızlık
Duygu Merkezliler
2-Yardımsever: İlgi, Sevgi, İhtiyaç, Hizmet, İlişki, Empati, Sahiplenme, Yönlendirme, Sempati
3-Başarı Odaklı: Hedef, İmaj, Motivasyon, Gelişim, Üretim, Hız, İşkolik, Rekabet, Hırs,
4-Özgün: Farklılık, Sanat, Estetik, Tasarım, Bireysellik, Sezgi, Derinlik, Duygu, Melankoli
Zihin Merkezliler
5-Araştırmacı: Uzmanlık, Bilgi, Gözlem, Kavrama, Merak, Yalnızlık, Nesnellik, Mahremiyet
6-Sadık Sorgulayıcı: Tedbir, Güven, Bağlılık, Sistemcilik, Endişe, Gizem, Sorumluluk, Savunma
7-Kaşif: İyimserlik, İlham, Vizyon, Değişim, Sıradışılık, Yenilik, Macera, Doyumsuzluk, Haz
Her üçlünün kendi içinde bir yapısı var. Üçlü içindeki bir tip o merkezin simgesi olan özelliği aşırı kullanıyor, ikincisi az kullanıyor, diğeri ise bu özellikten kopuyor. Mesela, Fizik Merkezli grupta; 8 tipi içgüdüsel enerjiyi aşırı kullanıyor, 9 tipi içgüdüsel enerjiden kopuk, 1 tipi ise içgüdüsel enerjisini kontrollü kullanıyor. Sahip olunan kişilik tipinin enneagram şemasında bulunduğu yerin sağındaki ve solundaki tiplere de kanat tipler denilmiş. Her kişilik kendi kanat tiplerinden etkileniyor. Her insanda farklı bir kanat baskın olabiliyor, ya da her iki kanat dengede oluyor. Ana tipin kanatlarla olan ilişkileri deher kişinin kendine özgü davranışlar sergilemesini sağlıyor.
Enneagrama göre hangi kişilik tipinde olduğunu merak edenler için online kişilik testi yapan birçok websitesi var. Çoğu İngilizce olduğu için testi yapmakta zorlananlar www.kisiliktesti.com adresinden testi uygulayarak temel kişilik tiplerini öğrenebilirler. Batıda enneagramla ilgili yüzlerce kitap yayınlanmışken konuyla ilgili dilimize çevrilmiş üç kitap var: Don Richard Riso-Russ Hudson’un yazdıkları; Enneagram İle Kişilik Analizi, David N.Daniels-Virginia A.Price’nin yazdıkları; Enneagram Kendini Bilme Sanatı ve Helen Parmer’ın yazdığı; Ruhun Aynası Enneagrama Yansıyan İnsan Manzaraları. Konuya ilgi duyanlar da bu kitaplardan kişilikleriyle ilgili ayrıntılı bilgilere ulaşabilirler.
Enneagram ile Kişilik Analizi kitabında Riso ve Hudson: “…Benliğimizin ( egomuzun) esiri durumundayız; korkularımız bizi zincire vurmuş; özgürlüğümüzün içinde sınırlı kalmışız; durumumuz bize acı veriyor. Anahtar aramamız için önümüzde bir engel yok.Ama onu arayacağımız yeri bilmeli ve bulduğumuzda kullanmaya hazır olmalıyız.
Enneagramı birçok kapıyı açabilen ana anahtar olarak algılayabiliriz. Enneagram aracılığı ile kendi kendimize oluşturduğumuz hapishaneden kaçabilir, yaşamı tam anlamıyla tadabileceğimiz bilgeliğe erişebiliriz. Benliğimizin kısıtlayıcı işlevlerini silkip atabilir, gerçek kimliğimizi edinebiliriz.” diyorlar.
Sadece kişilik tipini ve özelliklerini öğrenmek elbette yeterli değil. Gerçek dönüşüm ve gelişme için neler yapılabileceğinin açıklamalarını da kapsıyor kitap.
“Kendim” dediğimiz varlığın davranışlarını nesnel bir şekilde görebilmek için gözlemlemek, davranışların arkasında yatan güdüleri anlamak, dönüşüm sürecini başlatabilmek için farkındalık kazanmak kitabın amaçladığı hedef için belirlediği çalışma aşamaları. Tabii ki hedef insanı asli varlığına, özüne döndürebilmek.
Varsayalım siz 6 kişilik tipine ait olduğunuzu öğrendiniz. Yaşamış olduğunuz deneyimlerin olumsuz etkileri nedeniyle, kişilik tipinizin sağlıklı durumundaki değil de ortalama durumundaki özelliklere sahip olduğunuzu buluyorsunuz kitapta. Şimdiye kadar o kadar istismar edildiniz, aldatıldınız ki artık şüpheyle bakıyorsunuz her şeye. Endişeli ve olumsuzluklara karşı tetiktesiniz. Bir yanınız inanmak, güvenmekisterken, diğer yanınız şüphe ve kuruntularla alıkoyuyor sizi. Kendinizi baskı altında hissedip, karşıdan daha fazla beklenti içine giriyorsunuz. Bu çelişkinin yarattığı iç kargaşadan dolayı daha da gerilip, beklenmedik tepkilerde bulunuyorsunuz. Endişelerinizi açığa vurmaktan da çekinip susmayı tercih etmişsiniz. İçinizdeki bu kuşku ve gerilimden kimse görmeden bir an önce kurtulabilmek için, katı ve isyankar bir tutum takınarak, güvensizlik duygularınızı örtmeye çalışırken; alaycı, kavgacı, öfkeli ve saldırgan bir kişilik haline gelmişsiniz.
Size ait özellikleri eksiksiz tanımlayan bu özellikleri okurken birden çağrışım yapıyor; kişilik tipinizin sağlıksız durumuna düştüğünüz bir anınızda çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla yaptığınız bir tartışmayı, kavga boyutuna çıkartıp, incitici, küstah, hakaret dolu sözlerle birbirinizebağıra çağıra telefonu karşılıklı kapattığınızı.
Arkadaşınızın kişilik tipini merak edip, tanıdığınız özelliklerine göre arayıp, buluyorsunuz. O, araştırmacı-entelektüel 5. Onun keskin bir araştırmacı zekaya sahip, zihinleriyle özdeş yaşayan 5’lerin sağlıksız evresinde olduğunu görmek üzüntüyle karışık bir şaşkınlık yaratıyor sizde. Tüm sosyal bağları reddeden, sağlıksız 5 arkadaşınız gerçekten de inzivaya çekilmiş, gerçeklerden ve insanlardan kopmuş.
İlişkiniz süresince onun depresyon ve nihilizm arasında gidiş-gelişlerine ne çok tanık olmuştunuz. Kimselerle paylaşmadığı akıl almaz çarpıklıklarını, korkularını, kuruntularını paylaştığı tek insandınız siz!
O, özerk olmak için çabalarken, siz güvensizlik duygunuzun tatmini uğruna ne çok eziyet etmişsiniz ona. Anlıyorsunuz! Siz bencilce güven ararken, arkadaşınızı kişiliğinin çökme yönüne doğru sürüklemişolduğunuzu görünce pişmanlık, üzüntü, acıma, endişe ve hepsinin toplamı şefkat, çok büyük bir şefkat büyüyor içinizde…
Ne dersiniz? Bütün sevdiklerimizi, dostlarımızı, arkadaşlarımızı ve hepsinden önemlisi de “Kendimizi” bilmeye değmez mi?
Müzik:Gurdjieff-Enneagram |